Türkçe:(40 Soru)
Temel Matematik:(40 Soru)
Sosyal Bilimler:(20 Soru)
Fen Bilimleri:(20 Soru)

About Me

Recent Posts

14 Mart 2020 Cumartesi

RUMİNANTLARDA METABOLİK ASİDOZ

                         RUMİNANTLARDA METABOLİK ASİDOZ

  ÖZET 

 Hızlı ve kolayca fermente olabilen karbonhidratların fazla tüketilmesi ve/veya işkembe ortamındaki asitliği giderecek tampon sistemi (tükürük salgısı gibi) kapasitesinin düşüklüğüne bağlı olarak işkembede asitliğin artmasıyla ortaya çıkan metabolik bir hastalıktır. Rumen sıvısının pH’sı rumen içeriğinin asitliği veya bazikliğinin ölçülmesidir.    pH düşük ise yüksek asitlik yüksektir. Son yıllarda yapılan ıslah ve refah çalışmaları sonucunda ineklerin artan süt verimini karşılamak için yemlerde enerji yoğunluğunun artırılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Halbuki inekler geviş getiren hayvanlardır ve nispeten sindirilmeyen kaba yemlerin bakteriyel ayrışmaları vardır. Lezzetli ,hoş ve hızlı fermente olabilir yemin, hazırlıksız rumen ortamına ulaştığında rumendeki hassas dengenin kolaylıkla bozulması sıkça görülür. Yemleme öncesi yaklaşık 6,6 olan rumen pH’sı rumen de fermantasyonun ilerlemesiyle beraber 5,0-5,3’e kadar düşebilmektedir. 1 günlük zaman periyodunda ortalama 6,0-6,4 arasında bir değer gösteren rumen pH’sında, yem tüketimi ile gözlenen 0,5-1,0 birimlik değişimler normal karşılanmaktadır. AB ülkelerinde 20-25 kg süt verimi olan ineklerin rasyonunda ortalama 5,5-7 kg kesif yem kullanılırken, 2015 yılında damızlık süt sığırı ithal eden işletmelerde yapılan geniş çaplı bir çalışmaya göre ülkemizde bu miktarın 8-12 kg olduğu ortaya çıkmıştır. Bu da ülkemizde sağmal ineklere yeterince kaliteli kaba yem özellikle de çayırotunun verilmediğini, dolayısıyla da asidozun sıkça olduğunu ortaya çıkarmaktadır.


      ETİYOLOJİ 

• Özellikle pelet ve konsantre yemden zengin rasyonların çok fazla verilmesiyle oluşur. Bu tip rasyon, uçucu yağ asitlerinin mikrobiyel fermantasyonunun artmasına ve salyada tampon maddesinin (NaHCO3) azalmasına neden olur. Etiyolojide laktat konsatrasyonu artışının rolü yoktur.
• Aşağıdaki yemlemelerde gözlenir: 
1. Konsantre ve  pelet yemlerin fazla verilmesi.
2. Rasyonda yapısal etkili kaba liflerin miktarının az olması.
3. Kaba yemlerin lezzetli olmaması veya düşük kalitede olması nedeniyle hayvanın konsantre yemleri seçerek yemesi.
4. Kaba yemden önce fazla miktarda tahıl konsantratı verilmesi.
5. Fazla konsantre yem verilen süt ineklerinin postpartal adaptasyonu.
• Uçucu yağ asitlerinin, özellikle propiyonik asitin fazla miktarda sentezi ve rumen hareketlerine etkili olan kaba liflerin eksik olması salya sekresyonunu azaltır (% 2’ye kadar). Bu da rumenin tampon kapasitesini düşürür (Fizyolojik olarak ruminantlar alınan her kg kuru madde için 12 – 14 lt salya sentezler.  
• Kuvvetli asitlerle çözülmemiş saman (saman peleti) ve konsantrat maksimal düzeyde ilave edilirse de bozukluklar beklenir. 
• Kaba liflerin sindirimi, nişasta parçalanmasının hakim olması nedeniyle önemli derecede depresif etki altında bulunur.
• Rumende ozmotik basınç yüksektir.
• Asit ve baz gibi tampon sisteminde bozulmalar görülür.
• Yetersiz ham selülozdan dolayı propiyonat miktarı fazla iken asetiyonat miktarı azdır.
• Rumen asidozunda akut hastalık tehlikesi artar. Aynı anda kuru madde geçiş miktarı ve bu nedenle yem alımı da azalır.
• Kolay hazmedilebilen karbonhidratlı zengin yemlerin(un,kepe,şekerli su,posa v.b)fazla miktarda yedirilmesi
• Öğütülmüş besinlerin verilmesi.
• Hasat edilmiş tarlalarda hayvanların otlatılması.
• Uzun zaman aç kalan hayvanlarda aniden ve fazla miktarda yem verilmesi.
• Hayvanlarda kuru dönemde beslenme şeklini doğumdan sonra uygulanması.
• Hayvana fazla miktarda zengin rasyonlara alıştırılması.


     HASTALIĞIN BELİRTİLERİ

 Alınan yemin cinsine bağlıdır. Geviş getirmede azalma görülür. Dışkıda köpük buluması.dışkıda yemin tamamen sindirilmediği görülür.işkembe asidik ortak yüksekse. Süt yağında azalmalar. Dışkının cıvıması.  Ayak hastalıkları görülür. Hayvanda sancılı şekiller ortaya çıkar. 


    METABOLİK ASİDOZA BAĞLI OLUŞAN HASTALIKLAR

 Sığır laktik asidoz sendromu, rumen'de büyük miktarda laktik asit artışıyla alakalıdır; bu da, gevişte bulunan karbonhidratlarda yüksek diyetlerden veya etkili lifte düşük yemden veya her ikisinden de kaynaklanır. Sendrom, iki ayrı anatomik alanı, gastro-intestinal sistemi ve vücut sıvılarını içerir ve Laktik asit üretimi, kullanımı ve emiliminin sonucu olur. Klinik bulgular iştah kaybından ölüme kadar değişir. Laktik asit, laktik asit sentezleyen bakteriler laktik asit kullanan bakterileri saydığında rumende birikir. Asidozun sistemik etkisi, laminit, laminanın yaygın bir aseptik iltihabı (corium) da dahil olmak üzere çeşitli fizyolojik etkilere sahip olabilir. Hastalığın beslenme temeli olmasına rağmen, etiyoloji, metabolik ve sindirim bozuklukları, postpartum stres ve lokalize travma gibi çok sayıda interaktif faktörü içerir ve bu da ayağın dejeneratif değişikliklere neden olan mekanizmaları tetikleyen vazoaktif maddelerin salınmasına neden olur. Laminitin şiddeti, vazoaktif maddenin salınmasından sorumlu mekanizmalar üzerindeki sistemik asidotik hakaretlerin sıklığı, yoğunluğu ve süresi ile ilgilidir. Asidoz ve laminit arasındaki kritik bağlantı, vücutta iskemiye neden olan kalıcı bir hipoperfüzyonla ilişkili görünmektedir. Asidozun yönetimi laminitin önlenmesinde kritik öneme sahiptir. Enerji alımını en üst düzeye çıkarmaya çalışan yüksek üreten süt sürüleri sürekli olarak subklinik asidoz ve laminit ile karşı karşıyadır. Hastalık insidansını azaltmak için beslenme ve hayvancılık sektörüne dikkat edilmelidir. 

1- Keto Asidoz: vücutta çok fazla keton birikmesi durumudur. Birincisi diabetüs mellitus, insülin seviyelerinin düşük olması sebebiyle. Sonuç olarak hayvan  enerji üretebilmek için karbonhidrat yerine yağ yakmaya başlar. Bu durum keton miktarını artırır. İkinci grupta ise kaliteli beslenmediği halde az yem yeme yer alır.

2- Böbrek Tubulus Asidozu
Böbrekler kanı toksinlerden temizleme hususunda büyük rol oynarlar, bu toksinlerden biri de asitlerdir. Kalıtsal böbrek rahatsızlığı ile doğan veya enfeksiyonu taşıyan hayvanlarda böbrekler asit sağlıklı yapamayabilir. Bu durumda böbrek tubulus asidozu meydana gelir.

3- Hiperkloremik Metabolik Asidoz
Bikarbonatın vücutta bir eşik değeri vardır. Bu sayede vücudun asitlik derecesi arttığında pH değeri normal seviyeye yükseltilir. Vücuttaki bikarbonat değer eşiğini olması gerekenden aşağı çeken etmenler ishal, yerinde kullanılmayan bağırsak yumuşatıcılar (laksatifler) veya böbrekle ilişkili problemlerdir. Düşük bikarbonat seviyesi hiperkloremik asidoza neden olur.

4- Solunumsal (Respiratuar) Asidoz
Akciğer problemleri olan hayvanların  vücudundaki karbondioksit miktarı yüksek olabilir. Sonuç olarak da bu yüksek karbondioksit miktarı kandaki asit seviyesini yükselterek solunumla ilgili (respiratuar) asidoza neden olur.

5- Laktik Asidoz
Laktik Asidoz vücutta çok fazla laktik asit birikmesi durumudur. Özellikle fiziksel efor isteyen aktiviteler esnasında hücrelere yeterince oksijen gitmemesi durumunda oluşur. Oksijen eksikliği ile birlikte düşük kan basıncı ve kalp krizi de laktik asidoz ile neticelenebilir.
Latent asidotik yüklemenin etkileri
Ön mide ve abomasum hareketlerinin engellenmesi timpani oluşumuna, ayrıca Abomasum ve sekum dilatasyonuna yardım eder. Aşırı uçucu yağ asidi konsantrasyonu ve kaba liflerin eksikliği rumen hiperkeratozu oluşumunu teşvik eder.


        SEMPTOMLAR

Latent asidotik yüklenmenin klinik semptomları spesifik değildir. Yeme ve verim depresyonu (süt yağı eksikliği sendromu) genellikle ön planda bulunur.
Özellikle işletmelerde besi tosunları ve besi kuzularında osteopatiler, düvelerde yağlanma sendromu, puerperal bozukluklar (prulent endometritisler), fertilite bozuklukları (döl veriminin kötüleşmesi), sindirim bozuklukları (iştahsızlık, nüksedici subakut timpani, Abomasum dislokalsiyonu ve sekum dilatasyonunun sık sık ortaya çıkması (karaciğer apseleri, kronik interstitiel nefritisler),bulunan süt sığır işletmelerinde ani ölüm olayları, CCN olaylarının görülmesi asidotik bir metabolizmanın işaretleri olarak görülür.




    KORUNMA

 Etkili bir profilaksi geviş getirenlere uygun yem verilmesiyle sağlanır. Ancak asidojen karakterli rasyon her şeye rağmen kullanılacaksa asidotik yüklemeden korunmak veya azaltmak için aşağıdakilerin yapılması uygun olur:
1. Rumen hareketlerine etkili olan kaba liflerin yeterince verilmesi (kuru ot, kıyılmış saman, uzun saman, mısır silajı)
2. Yemleme sırasının değiştirilmesi (kaba yemden 1 – 2 saat sonra konsantre yem verilmesi; asetat fermantasyonunu stabilize eder ve uçucu yağ asitlerinin produksiyonunu kısıtlar)
. Yemleme frekansının artırılması (konsantre yemi birkaç öğüne bölmekle uçucu yağ asitlerin produksiyonun stabilizasyonu)
4. Rumen tamponatı verilmesi (4 g NaHCO3 / 10 kg canlı ağırlık ve günde, p.o. Kontrol edilemeyen uygulamalar metabolik alkaloza neden olacağından münferit hayvanlara verilen dozlar titizlikle takip edilmeli)
5. İyon mübadelecilerinin verilmesi (kuru madde miktar ve gün; yüksek konsantrasyonlar yeme ve verim depresyonuna neden olur)
6. NaOH ile muamele edilmiş saman verilmesi (Kuru maddenin % 30 – 40’ı kadar günde ve her hayvan için). Süt ineklerine sadece silaja karıştırıldıktan sonra verilir.
4.5. ve 6. profilaktik tedbirler Veteriner Hekimlerce kontrol edilerek yüksek süt veriminde kaba liften fakir ve enerjice zengin rasyon tipi mecburen verilirse veya rasyonun düzeltilmesi mümkün olmayan hayvanlara uygulanır.
• . Laktat değerlendiren mikroorganizmaların (Ör.; Megasphaera elsdenrii) mevcut olması nedeniyle laktat yeterince değerlendirildiğinden laktat akümülasyonu olmaz ve pH değeri de çok az düşer. Bu da metanojen ve selülotik floranın, ayrıca protozoon populasyonunun yeniden kazanılmasına uygun olur. Ancak bu şartlara ulaşmak için birkaç haftalık adaptasyon süresi gereklidir.





Asidozis riskini azaltmak için şu konuların gözetilmesi gerekir;

1) Rasyonda en azından %10 kaba yem bulundurulmalıdır.
2) Rasyonda arpa, buğday gibi rumende yıkılabilirliği yüksek olan nişasta kaynakları kullanılması durumunda rasyonun kesif yem oranının bir miktar düşürülmesi veya bunların rumende yıkıma dirençli nişasta kaynaklarıyla kombine halde verilmesi önerilir. Bu uygulama rumen pH’sının hızlı değişimini önlemeye yardımcı olur.
3) Yemleme sistemleri içerisinde tam yemleme tercih edilmelidir. Tam yemlemede kaba ve kesif yem birlikte tüketildiğinden çiğneme ve geviş getirme uyarılmakta ve rumen pH’sı diğer yemleme sistemlerine göre daha stabil olmaktadır.
4) Rumen pH’sının sabit kalmasına katkıda bulunacak diğer bir kısım uygulamalardikkate alınabilir.  

Asidozun önlenmesi, hayvanların düzenli olarak beslenmesine bağlıdır. Rasyondaki kaba yem oranının hayvanların farklı fizyolojik durumlarına göre belirlenmesi ve verilmesi gerekir. Genelde, rasyonda selüloz oranı yükseldikçe asidozun görülme sıklığı azalır. Bu nedenle süt sığırlarının beslenmesinde rasyonda en az % 18, besi sığırlarının beslenmesinde ise en az % 14 ham selüloz bulunması gerekir. Ani yem değişikliklerinden kaçınılmalıdır. Hayvanlara kaba ve konsantre (yoğun) yemlerin birlikte verilmesi veya yemlemenin ufak porsiyonlar halinde gün boyu yapılması asidozis riskini azaltır.

Asidoz, geviş getirmeyi stimüle edecek yeterli miktarda selüloz beslemesi yapılması ve mısır ile arpa gibi tahıllardan gelen nişastanın sınırlanmasıyla önlenebilir. Rasyon kuru maddesinde genellikle %18 asit deterjan selüloz (ADF) ve %30 nötr deterjan selüloz (NDF) 
bulunması tavsiye edilir. Buna ilaveten, söz konusu selülozun çiğnemeyi ve salya ifrazatını teşvik edecek kadar kaba bir formda (“Etkin Selüloz”) verilmesi gerekir. Salya, rumende üretilen asidi doğal olarak nötralize eden sodyum bikarbonat içerir.





Hiç yorum yok:
yorum

Social