Türkçe:(40 Soru)
Temel Matematik:(40 Soru)
Sosyal Bilimler:(20 Soru)
Fen Bilimleri:(20 Soru)

About Me

Recent Posts

9 Mart 2020 Pazartesi

TAVUK KOLERASI

Tavuk kolerası evcil ve yabani kanatlıların perakut, akut, septisemik, kronik olarak seyreden bulaşıcı ve öldürücü bir hastalığı olup, genellikle, yüksek morbidite ve mortalite ile karakterize olur.

Etiyoloji
Bu mikroorganizma geniş bir hayvan topluluğunu infekte edebilmesine rağmen, genel olarak, kanatlı
orijinli olmayan konakçılardan izole edilen suşlar kanatlı kolerasını meydana getirmezler. Kanatlı kolerasını oluşturan suşlar bir derece immunotip özellik taşırlar.Mikroorganizma alışılmış dezenfektanlar, güneş ışığı, kuruma ve sıcağa karşı duyarlıdır. Etken yarı katı jelöz içerisinde 4-6 hafta kadar saklanabilir. Hayvan kadavralarında 2-3 ay, kan içinde 6-10 gün ve buz içerisinde 14 gün kadar virulansını koruyabilir.
Epizootiyoloji
Tavuk kolerası sıcak ve ılık yağışlı ülkelerde daha çok görülür. Hastalık enzootik bir seyir takip ederek kanatlılar arasında büyük ekonomik kayıplara yol açar. Hastalığa birçok kanatlı hayvan duyarlıdır. Ancak hindiler tavuklara, ergin tavuklar genç tavuklara ve tavukların bazı ırkları da diğer tavuk ırklarına oranla çok daha fazla duyarlıdır. Tavuk kolerası daha çok tavuk, ördek, hindi, kaz gibi evcil kanatlılar ile sülün, keklik gibi av kuşlarında görülür. Serçe ve güvercinler deneysel infeksiyonlara çok duyanıdırlar.Bulaşma sindirim, solunum, deri, konjunktiva yolu ile olabilir. Hastalıktan kurtulan veya gizli infekte olan kanatlılar yaşlı hindi ve tavukların dışkıları ve ağız salgıları ile mikrop çıkartmak suretiyle infeksiyonun bulaştırılmasında önemli rol oynarlar. Hastalık etkenine sağlam hayvanların yutak, larinks ve sindirim sistemlerinde fakültatif patojenik olarak rastlamak mümkündür. Yorgunluk, açlık, susuzluk, fena bakım- besleme, soğuk, rutubetli ortam, kafeslerin dar oluşu ve mevsim değişiklikleri gibi doğal direncin kırıldığı durumlarda mikroorganizma üreyerek dokuları istila edip, hayvanları hastalandırır.
İnfeksiyonun çıkış ve yayılmasında insektaların, serçe, karga, atmaca, akbaba, güvercin gibi yabani kanatlıların rolü bulunmaktadır. Ayrıca etkenin virulansının ve konakçı duyarlılığının da bulaşma ve yayılma üzerine etkisi vardır.Gerek sindirim sisteminden giren ve gerekse larinks ve farinks mukozasında bulunan mik-roorganizmalar, buralarda üredikten sonra mukozaları geçerek kan dolaşımına ulaşırlar. Kanda septisemi tarzında çoğalarak tüm organ ve dokulara yayılırlar. Kan damarlarının cidarlarında da zedelenmeye neden olan hastalık etkenleri kanın dışarı sızmasına yol açmak suretiyle tipik bir hemoraji tablosu oluştururlar. Hastalığın hafif olarak seyrettiği durumların çoğunda kronik tablo ortaya çıkar. Hastalık etkeni doku ve organlardan başka eklem, sakal, ibik, kulak ve yumurtalıklara lokalize olabilir. Deneysel olarak mikroorganizmanın kültürleri veya hasta hayvanların kanı duyarlı kanatlı hayvanlara subkutan veya intramusküler olarak verildiğinde ölüm meydana gelir. Laboratuvar deneme hayvanlarından fare ve tavşanlar bu mikroorganizmaya karşı çokduyarlıdırlar. Kanatlı hayvanlardan güvercin ve serçeler deneysel infeksiyonlara oldukça duyarlıdırlar.
Semptomlar
 Bakımsız ve özellikle, A vitamini noksanlığı gösteren hayvanlar hastalıktan çok etkilenirler. Akut olgularda kanatlıların ölmesi hastalığın ilk belirtisi olabilir. Şekillenen lezyonların çoğunun vasküler bozukluklarla ilgili olduğu ortaya konulmuştur. Özellikle, şekillenen hiperemi, karın boşluğunda bulunan bağırsak damar cidarlarında daha da belirgindir. Sternal bursa, sakal, eklem, tendo kılıfı ve ayak tabanı, genellikle, fibrinosuppuratif eksudat birikmesinden dolayı
şişmiştir.
Sağaltım
Hastaların sağaltımında sulfanamidler ve antibiyotikler yaygın olarak kullanılır. Ancak, erken tedavi ve yeterli doz uygulaması önemlidir. Antibiyogram testinin yapılması ilaç seçiminde, genellikle, yardımcı olur. Sulfakinoksalin sodyum, sulfamethazin,
sulfadimetoksin ve sodyum sülfamerazin gibi ilaçlar, genellikle, mortaliteyi kontrol altına alırlar. Ancak, bu gibi sülfa grubu ilaçlar yetiştiricilikte tedbirli bir şekilde kullanılmalıdırlar. Yüksek düzeyde tetrasiklinin yemlere %0.04 katılması ile veya bu ilacın parenteral
kullanılması ile olumlu sonuçlar alınmaktadır. Kas içi uygulanan penisilin, genellikle, sülfa dirençli infeksiyonlar için etkili olmaktadır.
Koruma ve Kontrol
İyi bakım ve işletme yönetimi hastalığı önlemek için önemlidir. Hastalıktan korunmak amacı ile hindiler tavuklardan ayrı yerde yetiştirilirler. Yaşlı tavuklarla gençler bir arada bulundurulmaz.Kümeslerde çok iyi dezenfeksiyon yapılmalıdır. Yem ve sulara antibiyotik ve sulfanamid katılması yanısıra A vitamini takviyesi yapılır. Rinitis, topallık, zayıflama, ishal, tüylerin kabarması, iştahsızlık ve yüzün şişmesi gibi klinik belirti gösteren hayvanlar kümesten çıkarılmalıdır. Kümese dışarıdan kontrol edilmemiş hayvanlar sokulmamalı ve mevsim değişikliklerinde, özellikle, soğuk havalarda veya stres faktörleri olabilecek koşularda hayvanlara iyi bakım yapılmalıdır. Kümesler, suluklar ve yemlikler daima temiz tutulmalı ve hastalık görüldüğünde iyice dezenfekte edilmelidir. Diğer taraftan yabani kuşların kümeslere ve yemliklere girip ulaşmasına engel olunmalıdır.Hayvanlarda pasif bağışıklık sağlamak amacıyla kullanılan immun serumların pratik bir değeri yoktur. Aktif bağışıklık için canlı ve ölü aşılar hazırlanmıştır. Özellikle, mineral yağlı adjuvantlı bakterinlerin etkili olduğu bildirilmektedir. Otojen bakterinler, polivalan bakterinlerin etkisiz kaldıkları durumlarda kullanılabilir. Attenue edilmiş aşılar hindilerde içme suyuna katılmak suretiyle ve tavuklarda kanat zarına batırmakla uygulandığında yararlı olmaktadır. Ancak, canlı aşıların sadece sağlıklı sürülerde kullanılması tavsiye edilir.

Hiç yorum yok:
yorum

Social